Bahriye Üçok: Türkiye’nin Önemli Akademik ve Siyasi Figürü
Türkiye’nin önde gelen akademisyenlerinden ve siyasetçilerinden biri olan Bahriye Üçok, özellikle laiklik ve kadın hakları konusundaki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. 1919 yılında Trabzon’da dünyaya gelen Üçok, eğitimine Ordu’da başlamış ve İstanbul’daki Kandilli Kız Lisesi’nde devam etmiştir. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ve Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü’nden mezun olan Üçok, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Türkiye’nin ilk kadın ilahiyatçısı olarak öğretim üyeliği görevine atanmıştır.
Bahriye Üçok, 1957 yılında "İslam Tarihinde İlk Sahte Peygamberler" başlıklı teziyle doktorasını tamamlayarak İslam tarihi üzerine yaptığı önemli akademik çalışmalarla tanınmıştır. 1964 yılında "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı eseriyle doçent unvanını kazanmış ve bu eseri sayesinde kadınların tarihsel rollerini vurgulamıştır.
Siyasi kariyerine 1971 yılında Cumhuriyet Senatosu kontenjan senatörü olarak başlayan Üçok, 1983 yılında Halkçı Parti’den Ordu milletvekili seçilmiştir. Mecliste laiklik ve kadın hakları gibi konularda aktif bir şekilde görev alan Üçok, bu dönemde birçok tehdit almıştır.
Üçok’un Trajik Ölümü
Bahriye Üçok, 6 Ekim 1990 tarihinde gönderilen bir bombalı paket sonucu hayatını kaybetmiştir. O gün, Üçok pazardan dönerken kızı Kumru Üçok ile birlikte paketi evde açtığında bombanın patlaması sonucunda ağır yaralanmış, patlama esnasında iki kolu ve bir bacağı kopmuştur. Hastaneye kaldırılmasına rağmen saat 20:00’de yaşamını yitirmiştir.
Suikastın ardından yapılan araştırmalarda, Tevhid-Selam adlı bir İslamcı örgütün bu saldırının sorumluluğunu üstlendiği ortaya çıkmıştır. Üçok’un ölümü, Türkiye’deki aydın cinayetleri arasında önemli bir yer tutmakta olup, bu olay sonrasında ‘Umut Davası’ adı verilen bir yargılama süreci başlatılmıştır. Bu dava, Türkiye’de aydın cinayetleri ve bu tür tehditlerin ciddiyetini bir kez daha gündeme getirmiştir.
Bahriye Üçok, hem akademik çalışmaları hem de siyasi mücadelesi ile Türkiye’nin laiklik ve kadın hakları mücadelesinde önemli bir figür olarak anılmaya devam etmektedir.